“AMAÇ KIBRIS TÜRK HALKININ EKONOMİK OLARAK ZAYIFLATILMASIDIR”
Cumhurbaşkanı Tatar, Rum yönetiminin, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarını yok sayarak mülkiyet meselesini yeniden ceza davaları ve tutuklamalarla gündeme taşımasını “hukuki ve siyasi baskı” olarak değerlendirdi. Bu tutumun, 1963 sonrası yaşananların günümüze yansıması olduğunu vurguladı.
“TAŞINMAZ MAL KOMİSYONU ULUSLARARASI HUKUKA UYGUN BİR YOL”
2005 yılında kurulan Taşınmaz Mal Komisyonu’nun (TMK), Kıbrıs’taki mülkiyet ihtilafları için etkin ve yasal bir çözüm mekanizması olduğunu belirten Tatar, AİHM’in 2010 yılında verdiği Demopoulos kararıyla TMK’nın tanındığını ve bu kararın halen geçerli olduğunu hatırlattı.
“RUM YÖNETİMİ HUKUKU KENDİ ARAÇLARINA DÖNÜŞTÜRDÜ”
Rum liderliğinin, AİHM kararlarını yok sayarak TMK’yı işlevsizleştirme çabasının, uluslararası hukukun açık ihlali olduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Tatar, “Kendi iç hukuklarını halkımızı baskılamak için kullanıyorlar” dedi.
“BİR KESİMİN TAVRI DİKKAT ÇEKİCİ VE TESLİMİYETÇİ”
Açıklamasında, içerde bazı kesimlerin Rum yönetiminin uygulamalarını görmezden geldiğini ve “teslimiyetçi bir tutumla” kendi halkını suçlamaya yöneldiğini ifade eden Tatar, bu tavrın “ibret verici” olduğunu söyledi.
“ULUSLARARASI TOPLUMUN SESSİZLİĞİ ADALETİ ZAYIFLATIYOR”
Cumhurbaşkanı Tatar, uluslararası toplumun sessizliğinin hukukun üstünlüğü ilkesine zarar verdiğini ve Kıbrıs Türk halkının adalet arayışını baltaladığını belirtti. Uluslararası girişimlerin sürdüğünü ve yabancı büyükelçiliklerin de bilgilendirildiğini aktardı.
“KIBRIS TÜRK HALKININ İRADESİ SATILIK DEĞİLDİR”
Açıklamasının sonunda Rum yönetimine ve içerideki destekçilerine net mesaj veren Cumhurbaşkanı Tatar, şunları kaydetti:
“Kıbrıs Türk halkının iradesi satılık değildir. Haklarımızın gasp edilmesine asla müsaade etmeyeceğiz. Bu halkın ekonomik çıkarlarını, egemenliğini ve mülkiyet haklarını her platformda savunmaya devam edeceğiz. Varoluş mücadelemizi nasıl kararlılıkla verdiysek, bugün de aynı duruşla haklarımızı koruyacağız.”